Saptanan problemde gelişen çözümsüzlükler, tedavi sürecinde yaşanan olumsuzluklar, çifti umutsuzluk ve çaresizlik sürecine, en tehlikelisi de mucizevî yöntem ve tedavilerin peşinden koşmaya götürmektedir.
Kanıtlanmış, etkinliği ispatlanmış tedavi yöntemleri haricinde uygulanan kürler, multi-vitamin ve antioksidan yüklemelerinin getirebileceği toksikasyon (zehirlenme) gibi genel vücut sağlığını tehdit edebilecek yan etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır. Maliyet ile ilgili yük te göz ardı edilemeyecek kadar fazladır.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEYEN ÇİFTLER BESLENİRKEN NELERE DİKKAT ETMELİDİR?
Öncelikle günlük beslenme alışkanlıklarında genetiği oynanmış yiyecekler, şeker, trans-yağlar (margarin gibi) çıkartılmalıdır. Soya içeren ürünler bitkisel östrojen içerdiğinden, bu ürünlerin tüketiminde dikkatli olunmalıdır. Kafein içeren ürünlerin günlük tüketim miktarları azaltılmalıdır. Gazlı, şeker veya tatlandırıcı eklenmiş içeceklerden uzak durulmalıdır. Light ürünler başlığı altında yağı azaltılmış ürünler yerine işlem görmemiş yiyecekler yenmelidir. Sigara kesinlikle kullanılmamalıdır. Ağır egzersiz programı ve stresten uzak durulmalıdır.
BESLENMEDE NELER ÜREME FONKSİYONLARININ SAĞLIKLI OLMASI İÇİN GEREKLİDİR ?
Sağlıklı ve dengeli beslenme genel sağlıklı yaşam tarzını oluşturmalıdır. Fakat üremeyi destekleyici yaklaşımda D, A, E vitaminleri, B6-12 vitaminleri, C vitamini, folik asit, demir, selenyum, çinko, omega 3 yağ asitleri ve koenzim q10 gibi antioksidanlardan zengin beslenmek önerilmektedir.
Vitamin desteği yerine besinlerle almak daha sağlıklı olan yoldur. Bunun için günlük yeme programına yumurta (1 tane), fındık, ceviz, badem, kabak çekirdeği (çeyrek-yarım su bardağı, kavrulmamış olmalıdır), koyu yeşil sebzeler (ıspanak, karalahana, marul, tere, roka, maydanoz; özellikle çiğ olarak salata yapılmalı, zeytinyağı eklenerek tüketilmelidir), meyveler, renkli sebzeler (kırmızı ve yeşil sebzeler c vitamini, turuncu sebzeler A vitamini bakımından zengindir) mutlaka ana ve ara öğünlere eklenmelidir.
Protein kaynaklarında hayvansal kaynaklardan ziyade bitkisel proteinlere ağırlık verilmelidir. Kurufasulye ve mercimek protein içeriklerinin yanında demir ve folik asitten de zengin besinlerdir, haftada iki defa tüketilmelidir.
Balık esansiyel yağ asitleri, D vitamini, çinko, B12, selenyum, koenzim q 10 bakımından zengin bir protein kaynağıdır. Fakat ağır metal içerme riski nedeniyle büyük ve derin deniz balıklarının, antibiyotik içerme riski nedeniyle çiftlik balıklarının yenmesi önerilmemektedir.
Günlük 1,5-2 litre su tüketilmelidir. Bitkisel çaylar veya diğer içeceklerle alınan sıvılar su olarak kabul edilmemelidir.
FERTİLİTE DESTEKLEYİCİ VİTAMİNLER ETKİLİ MİDİR?
Özellikle sperm hareketliliğinde azalma veya sperm DNA hasarı yüksek olan erkeklerde antioksidan içerikli fertilite destekleyici vitaminler etkili görünmektedir. Fakat kadınlarda bu programların etkinliği tartışmalıdır. Yüksek dozlarda kullanımlarda toksikasyon gelişebilir. Özellikle günde 400 μg’ın üzerinde uzun dönem selenyum tüketiminde bulantı, yorgunluk, saç dökülmesi, eklem ağrısı, tırnaklarda renk kaybı zehirlenme bulguları ortaya çıkabilir.
Vitamin eksikliği saptananlarda, özellikle D vitamini eksikliğinin çiftin çocuk sahibi olma yeteneğini düşürdüğü gösterilmiştir. Kısa dönem yüksek doz D vitamininin tüp bebek tedavisi sırasında kullanılmasının gebelik oranlarını artırdığı, tek bir çalışmada gösterilmiş olmakla birlikte, bu veri sonrasında desteklenmemiştir. Bu konuda temel yaklaşım eksikliğin yerine konulmasıdır. Enerji metabolizmasında rol oynayan, antioksidan olarak da etkinliği bulunan koenzim q10’nu yeterli miktarda diyetle alınması zordur. Ayrıca ilerleyen yaşla birlikte vücuttaki seviyeleri de azalmaktadır. Destek tedavisi olarak kullanılması üremeyi desteklemede yardımcı olabilir.
Özetle, ruhen ve bedenen sağlıklı olmak temel hedef olmalıdır. Fazla kilolu veya fazla zayıf olmanın çocuk sahibi olabilme kapasitesini düşürdüğü bilinmelidir. Dengeli beslenme yanında, düzenli olarak yürüyüş yapılmalıdır. Saptanan vitamin eksiklikleri doktor kontrolünde tedavi edilmelidir.
Sperm sayı ve hareket azlığında veya sperm DNA hasarının yüksek saptandığı hastalarda antioksidan tedavi programları yararlı olabilmektedir.
Kadında özellikle yaşa bağlı gelişen yumurtalık kapasitesinde azalmaya, yumurtaların genetik yapılarında bozulmasının da eklenmesi doğal sürecin bir sonucudur.
Bu durumu hiçbir mucizevî kürün tedavi edemeyeceği mutlaka bilinmelidir. Koenzim Q10 bu grup hastada destek olarak verilebilir.